21 Mart 2014 Cuma
19 Mart 2014 Çarşamba
MARJİNALLEŞME
Mevcut metropoller de hızla yayılan ve gençliği hızla etkisi altına alan kapitalizmin bir getirisi olan tüketim alışkanlığı mevcut ekonominin bireye yetmemesi var olan ekonomik durum ile kendini toplumsal ve arkadaşlar çerçevesinde yer edinmeye harcamak ne yazık ki günümüz de Marksist-Leninist gençleri de vurmuş halkın gözünde meşru görülmeyen tavırlar ve giyimler söz konusu olmuş ve yine halk karşısında marjinalleşmeye yol açmıştır sadece örgütsel bazda değil bireysel bazda da marjinalleşmeye yozlaşmaya deformasyona uğrayabileceğini anladığımız bu yıllarda halk savunmasını halk sorunu halk ekonomisinden bi haber komünist gençlerin yol açtığı marjinalleşme ve indirgediği arkadaş çevresi örgütler içerisinde hızla yayılmakta ve halk için savaş veren insanların halkla kopuk ayrı bir düzen içinde kavrulmasına yol açtığını görüyoruz.
.Mevcut kapitalist sistemde komünist insanlara en çok eleştirilerin geldiği nokta kişisel mülkiyeti yok etmeye yönelik sözler sarfedip özel mülkiyetin esiri olmanın açtığı durumlar ve bu durumları yok etmek mümkün değildir bu eleştiriler süre gelen zarf daki tüketim alışkanlığını minimuma indirmekle çözülebilir.Kapitalist sistemde zaten tamam ile sosyalist hayat biçimi yaşamak mümkün değildir.Bu sebep iledir ki her sosyalist birey mevcut alışkanlıklarından vazgeçip tüketimini minimuma indirmekle mükelleftir.Bunu yapmayıp daha çok tüketim nida larıyla ortalığa dökülen komünist gençler ise marjinalleşmeye boyun eğmiştir. Bu durum aslında oportünist insanların da örgütler içerisinde nasıl ayırt edilebileceğini tüm çıplaklığı ile gösterebilmektedir. Dava ve Teoriden yoksun insanların bu gibi durum ve eğilimlerde bulunması normaldir normal olmayan ise Marksist -Leninist davasını benimsemiş tüzüğüne koymuş örgütlenmelerin bu durum karşısında birşey yapmamakla birlikte kendi örgütsel yönetim ve yürütmesini de daha çok kitleye ulaşabilmek adına yumuşatıp burjuvazi ye kayış görülmüştür. Bu durum aynı zamanda aynı davayı güden örgütlenmelerin birbirine düşman olmasına ve daha çok ayrışmaya yol açıp burjuvanın yoksul halklar ve örgütler üzerinde ki etkisi ve baskısı artmaktadır.
Bu deformasyon a uğrayan kitleleri ve bireyleri ancak ve ancak doğru teorik bilgiler ile önüne geçilebilir.Nitekim MAHİR ÇAYAN"Aren oportünizmin niteliği" "Revizyonizmin Keskin kokusu 1-2 " de bunlara deyinmiş ve türkiye coğrafyasının özelliklerinin getirilerini tüm çıplaklığı ile ortaya koymuş ve bu oportünistler ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin yollarını da açıkça ifade etmiştir ;
"Oportünizm, çeşitli kılıklara bürünerek sosyalist hareket içinde ortaya çıkar. Oportünizmin kılığını, o ülkenin ekonomik ve sosyal bünyesi, gelişme derecesi -gelişme derecesi ile kopmaz bağları olan- proletaryanın politik bilinç ve örgütlenme düzeyi, dolayısıyla ülkenin içinde bulunduğu devrim aşamasının niteliği belirler. Kısaca denirse, dünyadaki ve ülkedeki hakim ve tali çelişkilere göre oportünizm biçimlenir, kılık kıyafetini ayarlar. Hangi devrim süreci içinde olursa olsun, hangi kılığa bürünmüş olursa olsun oportünizmin değişmez özelliği ideolojik mücadeleden kaçmaktır. Oportünizmin panzehiri ideolojik mücadeledir. Oportünizm devrimci teorinin karşısına hiç bir zaman açıkça çıkamaz"
-Aren Oportünizmin Niteliği. kitabından alıntı.
-Veysel Odabaşı
18 Mart 2014 Salı
Marksist-Leninist örgütlenmelerin en büyük sorunu olarak günümüz konjonktürü ne "uygun hareket" etmek sözünün arkasına sığınıp mevcut kitleleri burjuvazinin izin verdiği yere kadar eylem yapıp onların istediği yere kadar siyasi fikirlerini kitlelere aktarmak bunun akabinde ulaştığı kitleyi defarmasyona uğratmakta ve pratikte Marksist-Leninist ideolojinin öngördüğü bürokrasinin gelişmediği yerde silahlı mücadele anlayışına yaklaşmadıkları gibi rejim koruyucularından alandan kaçmak gibi trajikomik görüntüler çıkarmakta ve bu oportünist kişiliklerin DEVRİMCİ kılığı altında davası uğruna silahlı mücadele de nefer olmuş insanları aşağılayacak noktaya ulaşan sözleri Günümüz Türkiye sinde Marksist-Leninist hareketin artık söndüğünü bunun yerine kendilerine Marksist-Leninist devrimciyim bile diyemeyen sadece SOL cuyum demekle yetinip örgüt olarak bi tarafta seçim çalışması yapıp bir tarafta oligarşi ile pazarlığa oturup seçim çağrısı yapmaya kadar indirgendi.Bu hiçbir gerçek Marksist-Leninist insanı umutsuzluğa sokmamalı ancak bu duruma sessiz durup çatışmadan uzak kalmak anlamına da gelmemeli aksine daha çok haykırıp kitlelere ulaşmak ulaştığı kitlelerin teorisini "pratik" yola koymalı ve hakkımızı,emeğimizi sömürenlere karşı bir de türkiyeden darbe indirmelidir.
Veysel Odabaşı.
Veysel Odabaşı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)